ash-Shu`ara` (الشُّعَرَاء)

Ali Ozek et al - Ali Ozek et al

Chapter 26 • 227 verses • Meccan

← Previous Chapter Next Chapter →
26:1 Tâ. Sîn. Mîm.
26:2 Bunlar, apaçık Kitab’ın âyetleridir.
26:3 (Rasûlüm!) Onlar iman etmiyorlar diye neredeyse kendine kıyacaksın!
26:4 Biz dilesek, onların üzerine gökten bir mucize indiririz de, ona boyunları eğilip kalır.
26:5 Kendilerine, Rahmân (o çok esirgeyici Allah) dan hiçbir yeni öğüt gelmez ki, ondan yüz çevirmesinler.
26:6 Üstelik (ona) «yalandır» derler, fakat alay edip durdukları şeylerin haberleri yakında onlara gelecektir.
26:7 Yeryüzüne bir bakmazlar mı! Orada her güzel çiftten nice bitkiler yetiştirdik.
26:8 Şüphesiz bunlarda (Allah'ın kudretine) bir nişâne vardır; ama çoğu iman etmezler.
26:9 Şüphe yok ki Rabbin, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
26:10 Hani Rabbin Musa'ya: O zalimler güruhuna, git diye seslenmişti.
26:11 Firavun'un kavmine. Hâlâ (başlarına gelecekten) sakınmayacaklar mı onlar?
26:12 Musa şöyle dedi: Rabbim! Doğrusu, beni yalancılıkla suçlamalarından korkuyorum.
26:13 "Göğsüm daralıyor; dilim çözülmüyor; onun için Harun'a da elçilik ver.
26:14 Onların bana isnad ettikleri bir suç da var. Bundan ötürü beni öldürmelerinden korkuyorum.
26:15 Allah buyurdu: Hayır (seni asla öldüremezler)! İkiniz mucizelerimizle gidin. Şüphesiz ki, biz sizinle beraberiz, (her şeyi) işitmekteyiz.
26:16 Haydi Firavun’a gidip deyin ki: Gerçekten biz, âlemlerin Rabbi'nin elçisiyiz;
26:17 İsrailoğullarını bizimle beraber gönder.
26:18 (Kendisine Allah'ın emri tebliğ edilince Firavun) dedi ki: Biz seni çocukken himayemize alıp büyütmedik mi? Hayatının birçok yıllarını aramızda geçirmedin mi?
26:19 Sonunda o yaptığın (kötü) işi de yaptın. Sen nankörün birisin!
26:20 Mûsâ da demişti ki: "Ben onu o zaman cahillerden biri olarak, bilmeyerek yapmıştım."
26:21 Sizden korkunca da hemen aranızdan kaçtım. Sonra Rabbim bana hikmet bahşetti ve beni peygamberlerden kıldı.
26:22 O nimet diye başıma kaktığın ise, (aslında) İsrailoğullarını kendine kul köle etmendir.
26:23 Firavun şöyle dedi: Alemlerin Rabbi dediğin de nedir?
26:24 Musa cevap verdi: Eğer işin gerçeğini düşünüp anlayan kişiler olsanız, (itiraf edersiniz ki) O, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbidir.
26:25 (Firavun) etrafında bulunanlara: İşitiyor musunuz? dedi.
26:26 Musa dedi ki: O, sizin de Rabbiniz, daha önceki atalarınızın da Rabbidir.
26:27 Firavun: Size gönderilen bu elçiniz mutlaka delidir, dedi.
26:28 Musa devamla şunu söyledi: Şayet aklınızı kullansanız (anlarsınız ki), O, doğunun, batının ve ikisinin arasında bulunanların Rabbidir .
26:29 Firavun: Benden başkasını tanrı edinirsen, andolsun ki seni zindanlıklardan ederim! dedi.
26:30 Musa: Sana apaçık bir şey getirmiş olsam da mı? dedi.
26:31 Firavun: Doğru söyleyenlerden isen, haydi getir onu! diye karşılık verdi.
26:32 Bunun üzerine Musa asâsını atıverdi; bir de ne görsünler, asâ apaçık koca bir yılan (oluvermiş).
26:33 Elini de (koynundan) çıkardı; o da seyredenlere bembeyaz görünen (nur saçan bir şey oluvermiş)!
26:34 Firavun, çevresindeki ileri gelenlere: Bu, dedi, doğrusu çok bilgili bir sihirbaz!
26:35 Sizi sihriyle yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Şimdi ne buyurursunuz?
26:36 Etrafındakiler de ona şöyle demişlerdi: "Onu ve kardeşini alıkoy ve şehirlere toplayıcı görevliler gönder.
26:37 Ne kadar bilgisi derin sihirbaz varsa sana getirsinler.
26:38 Böylece sihirbazlar belli bir günün tayin edilen vaktinde biraraya getirildi.
26:39 Halka: Siz de toplanıyor musunuz (haydi hemen toplanın), denildi. 
26:40 (Firavunun adamları:) Eğer üstün gelirlerse, herhalde sihirbazlara uyarız, dediler.
26:41 Sihirbazlar geldiklerinde Firavun'a: Şayet biz üstün gelirsek, muhakkak bize bir ücret vardır değil mi? dediler.
26:42 Firavun cevap verdi: Evet, o takdirde hiç şüphe etmeyin, gözde kimselerden de olacaksınız.
26:43 Musa onlara: Ne atacaksanız atın! dedi.
26:44 Bunun üzerine iplerini ve değneklerini attılar ve: Firavun'un kudreti hakkı için elbette bizler galip geleceğiz, dediler.
26:45 Sonra Musa asâsını attı; bir de ne görsünler, onların uydurduklarını yutuveriyor!
26:46 (Bunu görünce) sihirbazlar derhal secdeye kapandılar.
26:47 «Âlemlerin Rabbine, iman ettik» dediler.
26:48 Musa ve Harun'un Rabbi.
26:49 Firavun, (kızgınlık içinde) dedi ki: Ben size izin vermeden ona iman ettiniz ha! Demek ki size sihri öğreten büyüğünüzmüş o! Ama şimdi (size yapacağımı görecek ve) bileceksiniz. Andolsun, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim, hepinizi astıracağım!
26:50 «Zararı yok, dediler, (nasıl olsa) biz şüphesiz Rabbimize döneceğiz.»
26:51 «Biz, ilk iman edenler olduğumuz için Rabbimizin hatalarımızı bağışlayacağını umarız.»
26:52 Musa’ya: Kullarımı geceleyin yola çıkar; çünkü takip edileceksiniz, diye vahyettik.
26:53 Firavun da şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi:
26:54 «Esasen bunlar, sayıları az, bölük pörçük bir cemaattır.»
26:55 «(Böyle iken) kesinkes bizi öfkelendirmişlerdir.»
26:56 «Biz ise, elbette uyanık (ve yek vücut) bir cemaatız.» (diyor ve dedirtiyordu).
26:57 Ama (sonunda) biz onları (Firavun ve kavmini), bahçelerden, pınarlardan, çıkardık.
26:58 Hâzinelerden ve değerli bir yerden çıkardık.
26:59 Böylece, bunlara İsrailoğullarını mirasçı yaptık.
26:60 Derken (Firavun ve adamları) gün doğumunda onların ardına düştüler.
26:61 İki topluluk birbirini görünce, Musa'nın adamları: "İşte yakalandık!" dediler.
26:62 Musa: Asla! dedi, Rabbim şüphesiz benimledir, bana yol gösterecektir.
26:63 Bunun üzerine Musa'ya: Asân ile denize vur! diye vahyettik. (Vurunca deniz) derhal yarıldı (on iki yol açıldı), her bölük koca bir dağ gibi oldu.
26:64 Ötekilerini de oraya yaklaştırdık.
26:65 Musa ve beraberinde bulunanların hepsini kurtardık.
26:66 Sonra ötekilerini suda boğduk.
26:67 Şüphesiz bunda bir ibret vardır; ama çokları iman etmiş değillerdir.
26:68 Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
26:69 (Rasûlüm!) Onlara İbrahim’in haberini de naklet.
26:70 Hani o, babasına ve kavmine: Neye tapıyorsunuz? demişti.
26:71 «Putlara tapıyoruz ve onlara tapmaya devam edeceğiz» diye cevap verdiler.
26:72 İbrahim: Peki, dedi, yalvardığınızda onlar sizi işitiyorlar mı?
26:73 Yahut size fayda ya da zarar verebiliyorlar mı?
26:74 Şöyle cevap verdiler: Hayır, ama biz babalarımızı böyle yapar bulduk.
26:75 İbrahim dedi ki: İyi ama,neye taptığınızı (biraz olsun) düşündünüz mü?
26:76 İster sizin, ister önceki atalarınızın.
26:77 İyi bilin ki onlar benim düşmanımdır; ancak âlemlerin Rabbi (benim dostumdur);
26:78 Beni yaratan ve bana doğru yolu gösteren O'dur.
26:79 Beni yediren, içiren O’dur.
26:80 Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur.
26:81 Benim canımı alacak, sonra beni diriltecek O’dur.
26:82 Ve hesap günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum O'dur.
26:83 Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat. 
26:84 "Benden sonrakiler içinde, beni iyi dille anılanlardan eyle."
26:85 Beni, Naîm cennetinin vârislerinden kıl.
26:86 Babamı da bağışla (ona tevbe ve iman nasip et). Çünkü o sapıklardandır.
26:87 (İnsanların) dirilecekleri gün, beni mahcup etme.
26:88 O gün, ne mal fayda verir ne de evlât.
26:89 Ancak Allah'a kalbi selîm (temiz bir kalp) ile gelenler (o günde fayda bulur).
26:90 (O gün) cennet, takvâ sahiplerine yaklaştırılır.
26:91 Cehennem de azgınlara apaçık gösterilir.
26:92 Onlara: Allah’tan gayrı taptıklarınız hani nerede?
26:93 Size yardım edebiliyorlar mı veya kendilerine (olsun) yardımları dokunuyor mu? denilir.
26:94 Artık onlar, o azgınlar toptan oraya tepetaklak (cehenneme) atılırlar
26:95 ve İblis orduları,
26:96 orada birbirleriyle çekişerek şöyle derler:
26:97 Vallahi, biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz.
26:98 Çünkü biz sizi âlemlerin Rabbi ile eşit tutuyorduk.
26:99 Bizi ancak o günahkârlar saptırdı.
26:100 Şimdi artık bizim ne şefaatçilerimiz var,
26:101 ne de yakın bir dostumuz.
26:102 Ah keşke bizim için (dünyaya) bir dönüş daha olsa da, müminlerden olsak!
26:103 Bunda elbet (alınacak) büyük bir ders vardır, ama çokları iman etmezler.
26:104 Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
26:105 Nuh kavmi de peygamberleri yalancılıkla suçladılar.
26:106 Kardeşleri Nuh onlara şöyle demişti: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?
26:107 Bilin ki ben, size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.
26:108 Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.
26:109 Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir.
26:110 Onun için, Allah'tan korkun ve bana itaat edin.
26:111 Onlar şöyle cevap verdiler. Sana düşük seviyeli kimseler tâbi olup dururken, biz sana iman eder miyiz hiç! 
26:112 Nuh dedi ki: Onların yaptıkları hakkında bilgim yoktur.
26:113 Onların hesabı ancak Rabbime aittir. Bir düşünseniz!
26:114 Ben iman eden kimseleri kovacak değilim.
26:115 Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.
26:116 Dediler ki: Ey Nuh! (Bu davadan) vazgeçmezsen, iyi bil ki, taşlanmışlardan olacaksın!
26:117 Nuh: Rabbim! dedi, kavmim beni yalancılıkla suçladı.
26:118 Artık benimle onların arasında sen hükmünü ver. Beni ve beraberimdeki müminleri kurtar.
26:119 Bunun üzerine biz onu ve beraberindekileri, o dolu geminin içinde (taşıyarak) kurtardık.
26:120 Sonra da geri kalanları suda boğduk.
26:121 Doğrusu bunda büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler.
26:122 Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
26:123 Âd (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla suçladı.
26:124 Kardeşleri Hûd onlara şöyle demişti: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?
26:125 Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.
26:126 Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.
26:127 Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir.
26:128 Siz her yüksek yere bir alâmet (köşk) dikerek eğleniyor musunuz?
26:129 Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı ediniyorsunuz?
26:130 Yakaladığınız zaman, zorbalar gibi mi yakalıyorsunuz?
26:131 Artık Allah’tan korkun ve bana itaat edin.
26:132 Bildiğiniz şeyleri size veren, (Allah'a karşı gelmek) den sakının.
26:133 Size nimetler (davarlar), oğullar, ihsan eden
26:134 bağlar, pınarlar…
26:135 Doğrusu sizin hakkınızda muazzam bir günün azabından endişe ediyorum.
26:136 (Onlar) şöyle dediler: Sen öğüt versen de, vermesen de bizce birdir.
26:137 Bu, öncekilerin geleneğinden (masallarından) başka bir şey değildir.
26:138 Biz azaba uğratılacak da değiliz.
26:139 Böylece onu yalancılıkla suçladılar; biz de kendilerini helâk ettik. Doğrusu bunda büyük bir ibret vardır; ama çokları iman etmezler.
26:140 Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
26:141 Semûd (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla suçladı.
26:142 Kardeşleri Sâlih onlara şöyle demişti: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?
26:143 Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.
26:144 Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.
26:145 Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir.
26:146 Siz burada, güven içinde bırakılacak mısınız (sanırsınız)!
26:147 Bahçelerin, pınarların içinde;
26:148 ekinlerin, salkımları sarkmış hurmalıkların arasında
26:149 (Böyle sanıp) dağlardan ustaca evler yontuyorsunuz (oyup yapıyorsunuz).
26:150 Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin.
26:151 Aşırı gidenlerin emrine uymayın.
26:152 Onlar yeryüzünde bozgunculuk yapıyor, fakat ıslâh etmiyorlar.
26:153 Dediler ki: Sen, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin!
26:154 Sen de ancak bizim gibi bir insansın. Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi bize bir mucize getir.
26:155 Salih: İşte (mucize) bu dişi devedir; onun bir su içme hakkı vardır, belli bir günün içme hakkı da sizindir, dedi.
26:156 Ona bir kötülükle ilişmeyin, yoksa sizi muazzam bir günün azabı yakalayıverir.
26:157 Buna rağmen onlar deveyi kestiler; ama pişman da oldular.
26:158 Bunun üzerine onları azap yakaladı. Doğrusu bunda, büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler.
26:159 Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir. 
26:160 Lût kavmi de peygamberleri yalancılıkla suçladı.
26:161 Kardeşleri Lût onlara şöyle demişti: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?
26:162 Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.
26:163 Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.
26:164 Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir.
26:165 İnsanlar içinden erkeklere mi yaklaşıyorsunuz?
26:166 Rabbinizin sizler için yarattığı eşlerinizi bırakıyorsunuz... Doğrusu siz sınırı aşmış (sapık) bir kavimsiniz!
26:167 Onlar şöyle dediler: Ey Lût! (Bu davadan) vazgeçmezsen, iyi bil ki, sürgün edilmişlerden olacaksın!
26:168 Lût: Doğrusu, dedi, ben sizin bu işinizden tiksinmekteyim!
26:169 Rabbim! Beni ve ailemi, onların yapageldiklerinden (vebalinden) kurtar.
26:170 Bunun üzerine onu ve bütün ailesini kurtardık.
26:171 Ancak yaşlı bir kadın dışında O, geride kalanlardan (oldu).
26:172 Sonra diğerlerini helâk ettik.
26:173 Üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki... Uyarılanların (fakat yola gelmeyenlerin) yağmuru ne de kötü!
26:174 Elbet bunda büyük bir ibret vardır; fakat çokları iman etmezler.
26:175 Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
26:176 Eyke halkı da peygamberleri yalancılıkla suçladı.
26:177 Şuayb onlara şöyle demişti: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?
26:178 Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.
26:179 Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.
26:180 Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir.
26:181 Ölçüyü tastamam yapın, (insanların hakkını) eksik verenlerden olmayın.
26:182 Doğru terazi ile tartın.
26:183 İnsanların hakkı olan şeyleri kısmayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın. 
26:184 Sizi ve önceki nesilleri yaratan (Allah) dan korkun.
26:185 Onlar söyle dediler: Sen, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin!
26:186 Sen de, ancak bizim gibi bir beşersin. Bil ki, biz seni ancak yalancılardan biri sayıyoruz.
26:187 Şayet doğru sözlülerden isen, üstümüze gökten azap yağdır.
26:188 Şuayb: Rabbim yaptıklarınızı en iyi bilendir, dedi.
26:189 Velhasıl onu yalancı saydılar da, kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. Gerçekten o, muazzam bir günün azabı idi!
26:190 Doğrusu bunda büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler.
26:191 Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
26:192 Muhakkak ki o (Kur'an) âlemlerin Rabbinin indirmesidir.
26:193 (Rasûlüm!) Onu Rûhu'l-emîn (Cebrail) indirmiştir.
26:194 Uyarıcılardan olasın diye, senin kalbine
26:195 apaçık Arap diliyle.
26:196 O, şüphesiz daha öncekilerin kitaplarında da vardır.
26:197 Benî İsrail bilginlerinin onu bilmesi, onlar için bir delil değil midir?
26:198 Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik de,
26:199 bunu onlara o okusaydı, yine ona iman etmezlerdi.
26:200 Onu günahkârların kalplerine böyle soktuk.
26:201 Onun için, acıklı azabı görünceye kadar ona iman etmezler.
26:202 İşte bu (azap) onlara, kendileri farkında olmadan, ansızın geliverecektir.
26:203 O zaman: Bize (iman etmemiz için) mühlet verilir mi acaba? diyeceklerdir.
26:204 (Durmadan mucize talebiyle) onlar bizim azabımızı mı çarçabuk istiyorlardı?
26:205 Ne dersin! Eğer biz onları yıllarca yaşatıp nimetlerden faydalandırsak,
26:206 sonra tehdit edilmekte oldukları (azap) başlarına gelse!
26:207 Faydalandırıldıkları nimetler onlara hiç yarar sağlamayacaktır.
26:208 Biz hiçbir memleketi, (gönderdiğimiz) uyarıcıları (peygamberleri) olmadan yok etmemişizdir.
26:209 Öğüt vermek üzere, biz zalim değiliz.
26:210 O'nu (Kur'an’ı) şeytanlar indirmedi.
26:211 Bu onlara düşmez; zaten güçleri de yetmez.
26:212 Şüphesiz onlar, vahyi işitmekten uzak tutulmuşlardır.
26:213 O halde sakın Allah ile beraber başka tanrıya kulluk edip yalvarma, sonra azap edilenlerden olursun!
26:214 (Önce) en yakın akrabanı uyar.
26:215 Sana uyan müminlere (merhamet) kanadını indir.
26:216 Şayet sana karşı gelirlerse de ki: Ben sizin yaptıklarınızdan muhakkak ki uzağım.
26:217 Sen O mutlak galip ve engin merhamet sahibine güvenip dayan.
26:218 O ki, (gece namaza) kalktığın zaman seni görüyor.
26:219 Secde edenler arasında dolaşmanı da (görüyor).
26:220 Her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla bilen, muhakkak ki O'dur.
26:221 Şeytanların ise kime ineceğini size haber vereyim mi?
26:222 Onlar, günaha, iftiraya düşkün olan herkesin üstüne inerler.
26:223 Bunlar, (şeytanlara) kulak verirler ve onların çoğu yalancıdırlar.
26:224 Şairler(e gelince), onlara da sapıklar uyarlar.
26:225 Onların her vâdide başıboş dolaştıklarını görmedin mi?
26:226 Ve gerçekte yapmadıkları şeyleri söylediklerini görmedin mi?
26:227 Ancak iman edip salih ameller işleyenler, Allah’ı çok çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında kendilerini savunanlar başkadır. Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akıbete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir.