al-Anbiya` (الأَنْبِيَاء)

Yasar Nuri Ozturk - Yasar Nuri Ozturk

Chapter 21 • 112 verses • Meccan

← Previous Chapter Next Chapter →
21:1 Yaklaştı insanlara hesapları! Ve onlar hâlâ gaflet içinde yüz çevirip durmadalar.
21:2 Rablerinden kendilerine ulaşan, söze bürünmüş her yeni öğüt ve hatırlatmayı ancak eğlenerek dinliyorlar.
21:3 Kalpleri hep oyun ve oyalanmada. O zulüm sergileyenler, şu yolda bir fısıldaşmayı iyice koyulaştırdılar: \"Bu adam, sizin gibi bir insandan başkası değil. Gözünüz baka baka büyüye mi gidiyorsunuz!\
21:4 Dedi: \"Rabbim, gökteki sözü de yerdeki sözü de bilir. O, herşeyi duyan, her şeyi bilendir!\
21:5 Şöyle de dediler: \"Saçma sapan rüyalar bunlar! Belki de uydurduğu bir yalandır. Belki de bir şairdir o. Hadi bir mucize getirsin bize, öncekilere gönderildiği gibi...\
21:6 Onlardan önce yere batırdığımız hiçbir yurt ve uygarlık iman etmemiştir. Onlar mı iman edecekler!...
21:7 Senden önce de ancak kendilerine vahyettiğimiz erler gönderdik. Hadi, sorun zikir/Kur'an ehline, eğer bilmiyorsanız...
21:8 Biz onları yemek yemez bir ceset olarak yaratmadık. Onlar sonsuza dek kalıcı da değillerdi.
21:9 Sonra onlara verilen söze sadık kaldık da onları ve dilediklerimizi kurtardık. Ve israfa saplanıp haddi aşanları helâk ettik.
21:10 Yemin olsun, size bir Kitap gönderdik ki, öğüt ve uyarınız/zikriniz/şerefiniz yalnız ondadır. Hâlâ aklınızı çalıştırmayacak mısınız?
21:11 Zulmetmiş nice kenti/medeniyeti biz kırıp geçirdik ve arkalarından başka bir topluluk oluşturduk.
21:12 Şiddetimizi hissettiklerinde hiç vakit geçirmeksizin oradan dört nala kaçıyorlardı.
21:13 Kaçmayın, içinde servet şımarıklığına düştüğünüz yere, meskenlerinize dönün ki, hesaba çekilebilesiniz.
21:14 Dediler: \"Eyvah bize! Biz gerçekten zalimlermişiz.\
21:15 Bu davaları sürüp giderken biz onları kökten biçiverdik, sönüp silindiler.
21:16 Biz, gökleri de yeri de bunlar arasındakileri de eğlenip eğlendirelim diye yaratmadık.
21:17 Eğer bir eğlence edinmek isteseydik onu kendi katımızdan edinirdik. Ama böyle yapanlar değildik/yapsaydık öyle yapardık.
21:18 Hayır, biz hakkı, bâtılın üzerine fırlatırız da o, onun beynini parçalar. Bir de bakarsın o yok olup gitmiştir. Yakıştırdığınız niteliklerden ötürü yazıklar olsun size!
21:19 Göklerde ve yerde kim varsa O'na aittir. Ve O'nun katındakiler, O'na ibadet etmekten ne çekinirler ne de yorulurlar.
21:20 Gece ve gündüz tespih ederler, bıkıp usanmazlar.
21:21 Yoksa yerden bazı ilahlar edindiler de topraktan çıkarıp diriltme işini onlar mı yapacak?
21:22 Eğer yerde-gökte Allah'tan başka tanrılar olsaydı, o ikisi de mutlaka fesada uğrardı. Arşın Rabbi o Allah, onların nitelendirmelerinden yücedir, uzaktır.
21:23 O, yaptığından hesaba çekilmez ama onlar hesaba çekilirler.
21:24 Yoksa O'nun dışında bazı ilahlar mı edindiler? De ki: \"Susturucu delilinizi getirin! Benimle beraber olanların da benden öncekilerin de Zikir'i budur. Ne yazık ki onların çokları hakkı bilmezler; bu yüzden de yüz çevirirler.\
21:25 Senden önce hiçbir resul göndermedik ki ona şöyle vahyetmiş olmayalım: \"Gerçek şu: İlah yok benden başka, artık bana kulluk/ibadet edin.\
21:26 \"Rahman çocuk edindi\" dediler. Hâşâ, bundan arınmıştır O! Onlar, lütuflandırılmış kullardır.
21:27 Onlar O'nun sözünün önüne geçmezler; onlar yalnız O'nun emriyle iş yaparlar.
21:28 O, onların önlerindekini de arkalarındakini de bilir. Onlar, O'nun hoşnutluk verdiklerinden başkasına da şefaat etmezler. Ve onlar O'nun korkusundan titrerler.
21:29 İçlerinden her kim, \"Ben O'nun berisinden/alt mertebesinden bir ilahım!\" derse böylesini cehennemle cezalandırırız. Zalimleri işte böyle cezalandırırız biz.
21:30 O küfre sapanlar görmediler mi ki gökler ve yer bitişik idi, biz onları ayırdık. Her canlı şeyi sudan oluşturduk. Hâlâ iman etmeyecekler mi?
21:31 Yerküreye, onları çalkalamasın diye bir takım dağlar diktik. Ve orada geniş geniş yollar açtık ki, doğru gidebilsinler.
21:32 Göğü, korunmuş bir tavan yaptık. Ama onlar göğün ayetlerinden hâlâ yüz çeviriyorlar.
21:33 O odur ki, geceyi, gündüzü, Güneş'i ve Ay'ı yarattı. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.
21:34 Senden önce hiçbir insana ölümsüzlük vermedik. Şimdi sen ölürsen, onlar ölümsüz mü olacaklar?\
21:35 Her canlı, ölümü tadacaktır. Biz bir imtihan olarak sizi şer ile de hayır ile de deniyoruz. Sonunda bize döndürüleceksiniz.
21:36 O küfredenler seni gördüklerinde, seni şu şekilde alaya almaktan başka birşey yapmazlar: \"İlahlarınızı diline dolayan bu mu?\" Ama Rahman'ın zikrini/Kur'an'ı bizzat onlar örtüp inkâr ediyorlar.
21:37 İnsan, aceleden yaratılmıştır. Ayetlerimi size göstereceğim. Benden acele istemeyin!
21:38 Diyorlar ki: \"Eğer doğru sözlüler iseniz bu vaat ne zaman?\
21:39 O inkâr edenler, ne yüzlerinden ne sırtlarından azabı uzak tutamayacakları ve hiçbir yardım da göremeyecekleri zamanı bir bilselerdi!
21:40 Doğrusu şu ki, o onlara ansızın gelecek de onları şaşkınlıktan donduracak. Artık ne onu geri çevirmeye güçleri yetecek ne de yüzlerine bakılacak.
21:41 Yemin olsun, senden önceki resullerle de alay edilmiştir. Sonunda, onlarla eğlenenleri, alay konusu yaptıkları şey kuşatıverdi.
21:42 De ki: \"Sizi gece ve gündüz Rahman'dan kim koruyabilir?\" Hayır, hayır! Onlar, Rablerinin zikrinden/Kur'an'ından yüz çeviriyorlar.
21:43 Yoksa onların; kendilerini bize karşı siperleyecek tanrıları mı var? Ne kendilerine yardıma güç yetirebilirler ne de bizden bir dostluğa muhatap olurlar.
21:44 Gerçek şu ki, biz onları ve atalarını, ömür kendilerine uzun gelecek kadar nimetlendirdik. Hâlâ görmüyorlar mı ki, biz yerküreye geliyor, onu uçlarından eksiltiyoruz. Galip gelenler onlar mı?
21:45 De ki: \"Ben sizi ancak vahiyle uyarıyorum.\" Ama sağırlar, uyarıldıklarında çağrıyı işitmezler ki!
21:46 Rabbinin azabından onlara bir esinti dokunsa, yemin olsun şöyle diyecekler: \"Vay bizlere, biz zalimlermişiz!\
21:47 Kıyamet günü için adalet terazilerini kuracağız/adaleti terazilere koyacağız. Hiç kimseye zere kadar zulüm edilmeyecek. Hardal tanesi kadar birşey olsa onu ortaya getiririz. Hesapçılar olarak biz yeteriz!
21:48 Yemin olsun, biz, Mûsa'ya ve Hârun'a hak ile bâtılı ayıran, korunanlar için bir ışık ve öğüt olan furkanı verdik.
21:49 O korunanlar ki, hiç görmeden Rablerinden korkarlar. Kıyamet saatinden de ürperirler onlar.
21:50 Bu, bereketli bir Zikir'dir ki, onu indirdik. Yoksa siz onu inkâr mı ediyorsunuz?
21:51 Yemin olsun, İbrahim'e daha önceden, doğruyu bulma gücünü vermiştik. Onu bilmekteydik biz.
21:52 Babasına ve toplumuna şöyle demişti: \"Şu başına toplanıp durduğunuz heykeller de ne?\
21:53 Dediler: \"Atalarımızı onlara kulluk/ibadet eder bulduk.\
21:54 Dedi: \"Vallahi, siz de atalarınız da açık bir sapıklık içine düşmüşsünüz.\
21:55 Dediler: \"Sen gerçeği mi getirdin yoksa oynayıp eğlenenlerden biri misin?\
21:56 Dedi: \"Hiç de değil! Sizin Rabbiniz, göklerin ve yerin Rabbidir ki, onları yaratmıştır. Ben de bunlara tanıklık edenlerdenim.\
21:57 \"Allah'a yemin ederim, sırtınızı dönüp gidişinizden sonra, putlarınıza bir oyun çevireceğim.\
21:58 Sonunda onları parça parça etti. Yalnız en büyüklerini bıraktı ki, dönüp ona başvurabilsinler.
21:59 Dediler: \"Tanrılarımıza bunu yapan kesinlikle zalimlerdendir.\
21:60 Dediler: \"Onları diline dolayan bir genç duymuştuk. Kendisine 'İbrahim' deniyor.\
21:61 Dediler: \"Halkın gözleri önüne getirin onu ki, açıkça görebilsinler.\
21:62 Dediler: \"Tanrılarımıza bunu sen mi yaptın, ey İbrahim?\
21:63 Dedi: \"Hayır, ben değil. Şu büyükleri yapmıştır onu. Hadi, sorun onlara eğer konuşabiliyorlarsa!\
21:64 Bunun üzerine kendi benliklerine döndüler de şöyle dediler: \"Siz, zalimlerin ta kendilerisiniz.\
21:65 Sonra, yine kendi kafalarına döndürüldüler: \"Vallahi, sen de bilirsin ki, bunlar konuşamazlar.\
21:66 İbrahim dedi: \"Siz, Allah'ın berisinden, size hiçbir şekilde yarar sağlamayan, zarar veremeyen şeylere mi tapıyorsunuz?\
21:67 \"Yazıklar olsun size ve Allah'ın berisinden taptıklarınıza! Siz hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?\
21:68 Dediler: \"Yakın bunu! Eğer birşey yapacak kişilerseniz, ilahlarınıza yardım edin.\
21:69 Biz de şöyle dedik: \"Ey ateş, İbrahim'e bir serinlik ol, bir selam ol!\
21:70 Ona tuzak kurmak istediler de biz onları hüsranın en beterine uğrayanlar yaptık.
21:71 Biz onu da Lût'u da kurtarıp içinde âlemlere bereketler sakladığımız toprağa ulaştırdık.
21:72 Ona İshak'ı bağışladık, ayrıca Yakub'u da hediye ettik. Hepsini hak ve barış için çalışan insanlar yaptık.
21:73 Onları, bizim buyruğumuzla yol alan önderler yaptık. Onlara iyilikler yapmayı, duayı/namazı yerine getirmeyi, zekât vermeyi vahyettik. Onlar, yalnız bize kulluk ediyorlardı.
21:74 Lût'a da hükümranlık ve ilim verdik. Onu, pislikler üretip duran bir kentten kurtardık. O kent halkı yoldan çıkmış kötü bir kavimdi.
21:75 Onu rahmetimizin içine soktuk. O, hak ve barış için çalışanlardandı.
21:76 Nûh'a gelince, o da daha önce bize yakarmıştı. Yakarışına cevap verdik de onu ve ailesini, o büyük sıkıntıdan kurtardık.
21:77 Ona, ayetlerimizi yalanlayan topluluğa karşı yardım ettik. Kötülüğün toplumuydu onlar. Hepsini birden batırıp boğduk.
21:78 Ve Dâvud ile Süleyman... Hani, halkın davarının yayıldığı ekinler hakkında hüküm veriyorlardı da biz hükümlerine tanıklar olmuştuk.
21:79 Onu Süleyman'a derhal kavrattık. Her birine hükümdarlık ve bilgi verdik. Dâvud'a dağları boyun eğdirdik. Kuşlarla beraber tespih ediyorlardı. Yapmak isteyince yapanlarız biz!
21:80 Ona, sizi sizin şiddetinizden koruyacak olan zırh yapma sanatını öğrettik. Peki, siz şükrediyor musunuz?
21:81 Ve Süleyman'a kasırgayı boyun eğdirdik. İçini bereketlerle doldurduğumuz toprağa doğru onun emriyle akıp giderdi. Her şeyi bilenleriz biz!
21:82 Kendisi için dalgıçlık eden, daha başka iş de yapan bazı şeytanları da onun emrine verdik. Biz onları koruyup gözetiyorduk.
21:83 Ve Eyyûb... Rabbine şöyle yakarmıştı: \"Dert/zorluk gelip çattı bana; sen, rahmet edenlerin en merhametlisisin!\
21:84 Hemen cevap verdik ona, kendisindeki derdi kaldırdık. Tarafımızdan bir rahmet ve ibadet edenler için bir hatırlatma olarak, ona ailesini ve beraberinde, benzerlerini de verdik.
21:85 İsmail, İdris, Zülkifl, hepsi sabredenlerdendi.
21:86 Hepsini rahmetimize soktuk. Onlar hak ve barış için çalışanlardandı.
21:87 Ve Zünnûn. Hani, kızarak gitmişti de ona asla güç yetiremeyeceğimizi/ölçüyü kendisine uygulamayacağımızı sanmıştı. Sonra, karanlıkların bağrında şöyle yakardı: \"Senden başka ilah yok, tespih ederim seni! Kuşkusuz, ben zalimlerden oldum.\
21:88 Hemen imdadına yetiştik. Gamdan kurtardık onu. İnananları işte böyle kurtarırız biz!
21:89 Ve Zekeriyya. Hani, Rabbine yakarmıştı: \"Rabbim, beni yapayalnız, bir başıma bırakma! Sen, Vâris olanların/mirasçıların en hayırlısısın!\
21:90 Kendisine hemen cevap vermiş. Yahya'yı ona hediye etmiş, karısını kendisi için doğurmaya elverişli hale getirmiştik. Onlar, hayırlarda yarışırlar, umarak ve korkarak bize yalvarırlardı. Onlar, bize ürpererek saygı gösterirlerdi.
21:91 Ve o, cinsiyet organını/ırzını titizlikle koruyan kadın. Onun bağrına ruhumuzdan üfledik de kendisini ve oğlunu âlemler için bir mucize yaptık.
21:92 İşte şu sizin ümmetiniz bir tek ümmettir. Ben de Rabbinimiz. O halde bana ibadet edin.
21:93 İşlerini aralarında parçaladılar. Hepsi bize dönecekler.
21:94 Kim inanmış olarak hayra ve barışa yönelik işlerden bir şey yaparsa, onun gayretine nankörlük edilmez. Biz böylesi lehine kâtiplik ederiz.
21:95 Helâk ettiğimiz bir kente/medeniyete yaşamak haram edilmiştir. Onlar bir daha geri dönemezler.
21:96 Ye'cûc ve Me'cûc'ün önü açıldığı zaman onlar, her tepeden akın ederler.
21:97 Hak olan vaat yaklaşmıştır. İnkâr edenlerin gözleri birden donup kalmıştır. \"Vay başımıza! Biz bundan gafil bulunuyorduk. Hayır, biz zalimlerdik!\" derler.
21:98 Siz ve Allah'ın berisinden, kulluk/kölelik ettikleriniz, cehennem odunusunuz. Hepiniz oraya gireceksiniz.
21:99 Eğer onlar ilah olsalardı, oraya girmezlerdi. Oysaki, hepsi orada uzun süre kalacaklardır.
21:100 Onlar için orada derin bir iç çekiş var. Ve onlar orada hiçbir şey işitmezler.
21:101 Tarafımızdan kendilerine güzellik hazırlananlara gelince, bunlar cehennemden uzaklaştırılmışlardır.
21:102 Onun uğultusunu duymazlar. Onlar, gönüllerinin istediği şeyler içinde sürekli yaşayacaklardır.
21:103 O en büyük korku onları tasalandırmaz. Melekler onları şöyle karşılarlar: \"Bu size o vaat edilen gününüzdür!\
21:104 Gün olur, göğü, yazı tomarlarını dürer gibi düreriz. İlk yaratılışta başladığımız gibi onu baştan yaparız. Üzerimizde bir vaat olarak biz bunu mutlaka yapacağız.
21:105 Yemin olsun, zikirden sonra Zebur'da şunu yazmıştık: Yeryüzüne benim iyilik ve barış seven kullarım vâris olacaktır.
21:106 Kuşkusuz, bunda, ibadet eden/iş yapıp değer üreten bir topluluk için kesin bir tebliğ vardır.
21:107 Ve biz seni ancak âlemlere bir merhamet/bir sevgi olman dışında bir şey için göndermedik.
21:108 De ki: \"Bana şu vahyediliyor: \"Tanrınız ancak bir tek tanrıdır. Peki, siz, müslümanlar/Allah'a teslim olanlar mısınız?\
21:109 Eğer yüz çevirirlerse de ki: \"Hepinize aynı şekilde, aynı düzeyde açıkladım. Artık bilmiyorum, tehdit edildiğiniz şey yakın mıdır, uzak mıdır?\
21:110 Kuşkusuz O, sözün açığa vurulanını da bilir; saklamakta olduklarımızı da bilir.
21:111 Bilmiyorum, belki de o, sizin için bir fitnedir. Belirli bir süreye kadar bir nimetlendirmedir.
21:112 Resul şöyle yakardı: \"Rabbim, hak ile hükmet! Bizim Rabbimiz Rahman'dır. Sizin nitelendirmelerinize karşı yardımına başvurulandır, Müsteân'dır.\"